10 Mart 2006 Cuma günü İstanbul Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü'nde "Kadın- Erkek Eşitliği: Hukukun Rolü ve Sınırları" başlıklı bir panel düzenlendi.
Panele, Uppsala Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Christina Bergqvist, Ka-Der Genel Başkanı Av. Seyhan Ekşioğlu, Uçan Süpürge Genel Koordinatörü Halime Güner, Medeni Yasa ve TCK Kadın Platformu Kurucularından Av. Hülya Gülbahar ve İstanbul Bilgi Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi'nden Sevinç Eryılmaz konuşmacı olarak katıldılar.
Christina Bergqvist konuşmasında, daha çok kadının sürece dahil olmasının siyasi bakışı değiştirip değiştirmediğini İsveç örneği üzerinden anlattı.
Bergqvist, kadın politikalarını etkileyen üç faktörden söz etti: Kadın hareketi, parlamentoda ve hükümette kadınların temsili ve toplumsal cinsiyet eşitliği politikaları. Pek çok araştırmanın kadınların parlamentoda ve hükümette siyasi temsilinin artmasının kadınların politikaları etkileme şanslarını da arttırdığını gösterdiğini belirtti.
Berqvist ayrıca, günümüzde kadınların parlamentoda temsil edilme oranlarının dünya genelinde ortalama yüzde 17 civarında olduğunu söyledi ve dünyada kadınların en fazla sayıda temsil edildiği yerin yüzde 47 ile Ruanda parlamentosu olduğunu belirtti.
Berqvist yine İsveç'te 1930'lu yıllarda evli kadınların kamu sektöründe çalışma hakları olup olmadığına dair tartışmada, 1960'larda erkeklerin çocuk bakımında ve ev işlerinde daha fazla sorumluluk alması gerektiğine ilişkin tartışmalar ve bunun sonucunda gelişen ebeveyn izninde ve 1990'lı yıllarda fuhuş üzerine bir yasa çıkarılmasına ilişkin tartışmalarda kadınların rolünü anlattı.
İstanbul Bilgi Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi'nden Sevinç Eryılmaz, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi ve İhtiyari Protokolü'nü anlatarak Türkiye'de son yıllarda gerçekleştirilen reform süreçlerinin kadın haklarına etkisine değindi.
Kadın hakları açısından olumlu olduğu söylenebilecek üç dava örneğiyle konuşmasına devam eden Sevinç Eryılmaz, İnsan Hakları Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından kadın haklarına ilişkin üç yıllık bir proje yürütüleceğini ve bu projenin hâkim, savcı ve avukatlara ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerine yönelik bir dizi eğitim-tartışma toplantısından oluştuğunu belirtti.
Kader Genel Başkanı Ekşioğlu, yasaların uygulamasını değiştirmeye yönelik kadın hareketinin çabalarını anlattı.
Medeni Yasa'da büyük ölçüde değişiklik gerçekleştirilmesine rağmen edinilmiş mallara katılım rejiminin tüm kadınları kapsamamasının önemli bir ayrımcılık olduğunu belirterek son dönemde Anayasa Mahkemesi'ne bu maddenin iptaliyle ilgili üç ayrı davanın gitmesini sağladıklarının altını çizdi.
En az yüzde 30, ama olması gereken yüzde 50 kadın temsilinin mutlaka sağlanması gerektiğini ve kadınların sorunlarını ancak kadınların çözebileceğini belirtti.
Hülya Gülbahar, 8 Mart 2006'da 78 kadın örgütünün verdiği ilanda da vurgulanan hususa dikkat çekerek, yasaların değişiyor gibi görünüp aslında hiçbir şeyin değişmemesinin yarattığı hayal kırıklığını anlattı.
Medeni Kanun'da, Türk Ceza Kanunu'nda yapılan değişikliklerin kağıt üzerinde kalmasını sağlayan tıkaçlar konulduğunu belirtti. Uygulamada da yargının kararlarında bu eşitliğin kadınlar aleyhinde kullanıldığı örneklerden söz etti.
Kadınların soyadına ilişkin AİHM'de verilen Ayten Ünal Tekeli kararına ve bu bağlamda Türkiye'nin yapması gerektiği yeni düzenlemeyi anlattı. Hülya Gülbahar, soyadı ile patriyarka arasındaki bağı ve bu konunun kadınlar açısından taşıdığı kritik önemi açıkladı.
Uçan Süpürge adına katılan Halime Güner, "global düşün, yerel çalış" sloganını vurguladı. Farkındalık yaratmaya yönelik çalışmaların önemine dikkat çeken Halime Güner, "patikalardan yollara" projesinde ulaştıkları kadınların öykülerini dinleyicilerle paylaştı.
1990 sonrasında Türkiye'deki kadın örgütlerinin sayısının hızlı bir şekilde arttığını ve 478'e çıktığını söyledi. Kadın örgütlerinin sayısı artarken aynı zamanda misyon ve vizyonlarının da geliştiğini belirtti.