Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Türkiye Temsilciliği, İstanbul Bilgi Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi ile ortaklaşa “Anayasalar ve Sığınma” Konulu bir toplantı düzenledi. 21 Kasım 2007 tarihinde İstanbul Bilgi Üniversitesi Dolapdere kampüsünde gerçekleşen toplantıya konu ile ilgili akademisyenler, sivil toplum temsilcileri ve anayasa tartışmalarına dahil olmuş çeşitli platformların temsilcileri katıldı.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aydın Uğur, Hukuk Fakültesi Dekanı Turgut Tarhanlı ve UNHCR Türkiye Temsilcisi yardımcısı Roland Schilling’in açılış konuşmalarının ardından, anayasal reformda gelinen noktayı genel olarak tanımlayan üç sunuş yapıldı. Türkiye Barolar Birliği’nden Özdemir Özok, İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç Dr. Serap Yazıcı ve Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu nasıl bir anayasa istediklerini, yeni anayasanın hazırlanma sürecini, bu sürece şimdiye kadar nasıl dahil olduklarını ve bundan sonra neleri hedeflediklerini anlattılar. Toplantının bu ilk oturumunda, yakında tartışmaya açılacak olan anayasa metninin mevcut anayasa üzerinde değişiklik yapmakla sınırlı mı kalacağı yoksa yeni bir anayasa mı oluşturacağı tartışıldı.
Toplantının ikinci oturumu, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemal Kirişçi’nin sığınma kavramının Türkiye’deki tarihsel gelişimine dair sunumuyla başladı. Türkiye’nin 1951 Konvansiyonu’nu “coğrafi sınırlama” ile kabul ettiği hatırlatılırken, Türkiye’nin kendine tanınan bu hakkı kullanmasından doğan sonuçlar tartışıldı.
Bunu izleyen tartışmada, katılımcılar sığınma hakkının bir insan hakkı olarak tanınmasının gerekliliği üzerinde durdu ve bu hakkın yeni anayasa metnine dahil edilip edilmemesi konusunda görüşlerini sundular. Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Başkanı Dr. Levent Korkut, sığınma hakkının anayasal bir hak olarak düzenlenmeyip uluslararası sözleşmelerle korunmasının hukuki açıdan mantıklı fakat uygulanabilirlik açısından eksik olduğuna dikkat çekerken, anayasal düzenlemenin mülteci haklarının korunmasında ideal yol olduğunu ekledi.
Öğleden sonraki oturumda söz alan UNHCR Türkiye Temsilcisi yardımcısı Roland Schilling, Türkiye’nin 1951 Konvansiyonu’na uyguladığı coğrafi sınırlamayı kaldırıp kadırmamasının siyasi iradeyle alınacak bir karar olduğunu hatırlatırken, mültecilerin korunmasındaki uluslararası sorumluluğa dikkat çekti. Ayrıca mülteci ve sığınmacıların sosyal ve kültürel hakları ve ülke vatandaşlarıyla aynı haklara sahip olabilmeleri gibi konular tartışmaya açıldı.
Katılımcılar, toplantıyı sonlandırırken sığınma hakkının gelecekte yapılacak anayasal tartışmalara dahil edilmesinin yollarını ve bundan sonra atılacak adımları konuştu. 12 Kasım’da Ankara UNHCR ofisinde düzenlenen ‘beyin fırtınası’ toplantısının bir devamı niteliğindeki toplantıda yapılan sunum ve tartışmalar kaydedildi. Bu kayıtlardan oluşturulacak bir kitabın, TBMM üyelerine, üniversitelere ve tüm ilgili kuruluşlara dağıtılması tasarlanıyor.