İstanbul Bilgi Üniversitesi Cinsel Taciz ve Saldırıyı Önleme Birimi’nin Kuruluş Hikayesi

11 Şubat 2019 

 

Dr. Öğr. Üyesi Seda Kalem

İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi 
İstanbul Bilgi Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi

seda.kalem@bilgi.edu.tr

 

Süreç ve Yapı

İstanbul Bilgi Üniversitesi Cinsel Tacizi ve Saldırıyı Önleme Birimi’nin (CTSÖB) temellerini 2015’in Şubat ayında Mersin’de bir minibüs şoförü tarafından tecavüz girişimine direndiği için öldürülen üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’ın cinayetinden sonra attık. Özgecan’ın katledilişi, kadına yönelik şiddetin sıradanlığını, sebepsizliğini, hepimize her an yönelebilirliğini vurmuştu bir kere daha yüzümüze. Okuldan eve giderken bindiğimiz minibüste tecavüze uğrayıp öldürülebilirdik hepimiz. Tıpkı akşam yemek hazırlamadığımız, sevişmek istemediğimiz, kısa etek giydiğimiz, boşanmak istediğimiz için öldürüldüğümüz gibi.

Aslında geç kalınmış bir girişimdi bizimkisi. Biz çalışmalara başladığımız zaman hali hazırda 20’ye yakın üniversitede benzer birimler faaliyetteydi. Bizim üniversitemizde ise İnsan Hakları Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi bünyesinde gerçekleştirilen toplumsal cinsiyet eksenli araştırmalar, yürütülen projeler ve eğitimler dışında, ayrı bir kadın çalışmaları birimi veya benzeri bir birim bulunmamaktaydı. Dolayısıyla, Üniversitede akademik niteliği ve önemi yüksek çalışmalar yapılmakla birlikte, özellikle şiddet, taciz ve saldırı gibi durumlarda müdahale etmeye yönelik olarak faaliyet gösteren bir destek birimi mevcut değildi. Oysa, üniversiteler hiyerarşik yapıları sebebiyle cinsel taciz ve şiddet olaylarının ortaya çıkarılmasının veya paylaşılmasının oldukça zor olduğu ortamlardır. Üniversitenin bilgili, kültürlü insanların bir arada olduğu bir kurum olduğunu, bu olayların yaşanmadığını düşünmek isteriz çoğu zaman. Dolayısıyla cinsel taciz ve saldırının dillendirilmesi daha da zorlaşabilir.

Tam da bu sebeplerle görünür, erişilebilir ve işler bir birim olmamasının eksikliğini gidermek için, Şubat 2015’te İnsan Hakları Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezinden birkaç gönüllü bir araya geldik ve ilk toplantımızda öncelikli olarak bazı üniversitelerin temsilcileriyle görüşüp, fikir alışverişinde bulunma ve diğer üniversitelerdeki belgeleri inceleme kararı aldık ve hemen çalışmalara başladık. Ankara Üniversitesi’nden Gülriz Uygur, Sabancı Üniversitesi’nden Ayşe Gül Altınay, Koç Üniversitesi’nden Bertil Emrah Oder ve Boğaziçi Üniversitesi’nden Şemsa Özar ile görüşerek gerek idari işleyiş bakımından gerekse sundukları destekler bakımından farklılaşan bu yapılar hakkında temel bilgiler edindik, aklımızdaki soruları sorduk, tavsiyeler aldık. Aynı zamanda yurt dışındaki bazı üniversitelerdeki birimleri de inceleyerek farklı modeller hakkında bilgi sahibi olduk.

Bu çalışma neticesinde, Türkiye’deki 12 birimin yapılarını ve işleyiş biçimlerini karşılaştırdık ve üç temel meselede farklılaştıklarını tespit ettik: a) birimin yapısı, b) hazırlanan belgenin ya da belgelerin niteliği, c) içeriği ve işletilen sürece ya da sunulan hizmetlere ilişkin farklılıklar. Birimlerin yapılarına ilişkin farklılıklara baktığımızda, söz konusu yapıların bazı üniversitelerde komite olarak (Sabancı Üniversitesi) ya da soruşturma komitesi (Koç Üniversitesi) olarak, bazı üniversitelerde de birim olarak (Ankara Üniversitesi), ya da komisyon olarak (Boğaziçi Üniversitesi) organizasyon şemasında yer aldıklarını gördük. Birimlerin yapısına paralel olarak, ortaya çıkan belgelerin niteliği ve içeriği de değişebiliyordu. Koç Üniversitesi örneğin, çalışma esaslarının hukuki çerçevesini belirleyen bir yönetmelik çıkarmışken, Sabancı Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesi birimleri daha ziyade ilkeleri ortaya koyan politika belgelerine referansla çalışıyorlardı. Ankara Üniversitesi’nin ise hem yönergesi hem de politika belgesi vardı ki biz de bu modeli esas alarak belgelerimizi geliştirdik.

Yaptığımız görüşmeler ve araştırmalar neticesinde kendimize bir yol haritası çizdik. Yapılan hataları tekrarlamama, eksikleri gidererek ilerleme ve iyi örneklerden feyz almayı hedefindeydik. Görüşmelerde sürekli olarak altı çizilen bir husus birimin etkin bir şekilde çalışabilmesinde üniversite yönetiminin mutlak desteğinin önemine ilişkindi. Bizler de yönetimin cinsel tacize ve saldırıya karşı sıfır tolerans göstereceğini ve bu durumların engellenmesine yönelik adımları atmaktan çekinmeyeceğini, birimin faaliyetlerini koşulsuz desteklemek suretiyle ortaya koymasının öneminin farkındaydık. Bu sebeple, zaman harcamadan, ön çalışmamızı İstanbul Bilgi Üniversitesi Rektörlüğü ile paylaşmak istedik ve Nisan ayında Rektör’ün yanı sıra yönetimden başka temsilcilerin de katıldığı bir toplantıda kurmak istediğimiz Birim ile ilgili görüşlerimizi, planlarımızı ve hedeflerimizi paylaştık. Bu tanıtımın genel çerçevesini kuşkusuz İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin temel ilkeleri oluşturmaktaydı [1]. Tüm ilişkilerinde, “insan hak ve özgürlüklerine ilişkin evrensel ilke ve normlara sadık olmayı” taahhüt eden ve “her düzeyde ve biçimde ayrımcılığı” reddeden bir kurum olarak İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin bu çerçevede bazı davranış ve etik kurallarını da akademik ve çalışma hayatının her aşamasında geçerli kılma sözü vermiş olması bizim için kuşkusuz en önemli dayanak noktasıydı. Nitekim, İstanbul Bilgi Üniversitesi Davranış ve Etik Kuralları isimli belgede bu ilke açık bir şekilde ifade edilmektedir: BİLGİ olarak, yaşamlarına değdiğimiz kişiler bizlere her zaman güvenmektedirler: Geleceklerini şekillendirmelerinde onlara yardım etmemiz konusunda öğrenciler bizlere güvenir, çocukları konusunda ebeveynler bizlere güvenir, adil bir ortak olmamız konusunda tedarikçilerimiz bizlere güvenir ve bireylere nitelikli bir öğretim sağlamamız, yasalara riayet etmemiz ve ekonomik kalkınmanın aracısı olmamız konusunda toplumun geneli bize güvenir. Bu güvene layık olmalıyız. Bu güveni, eylemlerimizle, mükemmelliğe ve verdiğimiz eğitimin kalitesine adanmışlık göstererek kazanırız. Böyle bir güveni kazanmak yıllar alır fakat anlık bir ihmal bu güvene ciddi zarar verebilir.

Nihayetinde, CTSÖB’nin kuruluşuna ilişkin teklif 29 Nisan 2015 tarihli Üniversite Yönetim Kurulu ve Akademik Kurul toplantılarında oybirliğiyle kabul edildi. Birim’in resmi olarak faaliyete geçmesi ve Birim’in faaliyetlerini yürütmekle sorumlu Kurul üyelerinin resmi olarak atanmasıyla başlayan süreci takip eden aylarda, belgeleri hazırlamak için hızla çalışmaya başladık. [2] Ankara Üniversitesi modelinde olduğu gibi hem bir hukuki metnin hem de bir ilkeler kılavuzunun oluşturulmasının CTSÖB’nin işlerlik kazanması için daha uygun olduğuna karar verdik. Yönergede belirlenecek çalışma esasları üniversitenin idari işleyişiyle doğrudan ilintili olduğundan, bu belgeyi oldukça detaylı şekilde hazırladık (İstanbul Bilgi Üniversitesi Cinsel Tacizi ve Saldırıyı Önleme Birimi Yönergesi). Bu tür metinler, birimlerin hem sundukları hizmetin niteliği ve kapsamı bakımından hem de gerek yapısal olarak gerekse insan kaynağı kapasiteleri ve maddi ve idari imkanları açısından nasıl farklılaştıklarını ortaya koyar. Bazı birimlerde başvuruculara hukuki, psikolojik, idari ve hatta maddi destek sunulurken, kimisinde ise sunulan hizmet soruşturma ve karşı tarafı cezalandırma ile sınırlı idi. Benzer şekilde, kimi birimlerin işleyişinde faillerle görüşmek de sürecin bir parçasıyken, bazılarında birim üyeleri her durumda yalnızca başvurucuyu dinlemekte ve ihtiyacı doğrultusunda destek sunmaktaydı. Biz de kendi imkânlarımız doğrultusunda sadece başvurucuyu güçlendirmeye yönelik hukuki, psikolojik veya idari destek sunmaya karar verdik. Bu şekilde, tamamen başvurucuyu ihtiyaçları doğrultusunda bilgilendirdiğimiz, kendisine rızası çerçevesinde yönlendirme yaptığımız ve kendisi bizimle tekrar irtibata geçmediği sürece—ve istisnai bazı durumlar dışında—süreci takip etmeyi tercih etmediğimiz bir işleyiş oluşturduk.

Diğer yandan, incelediğimiz politika belgelerinde dikkatimizi çeken bazı ortak hususlar da olduğunu fark ettik ve bunlar çerçevesinde bir politika metni hazırladık. Örneğin, bu belgelerin çoğunda cinsel taciz ve saldırı tanımları yer almakta ve üniversitenin destek ve önleme taahhütlerinin önemine, birim faaliyetlerinin tüm üniversite mensuplarını kapsaması gerekliliğine ve gizliliğe yapılan vurgu öne çıkmaktaydı. Aynı zamanda belgelerde yanlış beyanlara ilişkin olarak alınacak önlemlere veya yaptırımlara ilişkin bilgilendirmelerin yanı sıra birimlerin amacının ilkesel olarak rızaya dayalı romantik ilişkileri disipline sokmak ya da belli bir cinsel ahlakı dayatmak olmadığına ilişkin açık ifadeler de bulunmaktaydı. Biz de politika metnimizi hazırlarken temel olarak bu hususlardan yola çıktık ve asıl hedefimizi şöyle tanımladık:

Cinsel Tacizi ve Saldırıyı Önlemeye Yönelik Politika Belgesi cinsel taciz ve saldırının yaşanmadığı bir akademik ve mesleki ortamın yaratılmasına yönelik ilkeleri belirleyerek, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık yaratarak ve cinsel taciz veya saldırıya maruz kalanların ya da tanık olanların kendilerini ifade edebilecekleri bir ortam oluşturarak, bireylerin cinsel taciz ve saldırı karşısında güçlenmesini ve cinsel tacizi ve saldırıyı önleyici ve caydırıcı araç ve destek mekanizmaları geliştirecek sürece katkıda bulunmayı hedefler (İstanbul Bilgi Üniversitesi Cinsel Tacizi ve Saldırıyı Önlemeye Yönelik Politika Belgesi).

Görüşmelerde sürekli olarak altı çizilen bir diğer husus da birimin kuruluş sürecinin mümkün olduğunca katılımcı bir şekilde yürütülmesine ilişkindi. Bu nedenle Haziran 2015 itibarıyla önce Hukuk Fakültesi Dekanı ile paylaştığımız bu belgeleri daha sonra üniversitenin farklı bölümlerinden öğretim elemanlarının görüşlerine ve katkılarına açarak son hallerine getirdik. Neticede, her iki belge de diğer üniversitelerin de faydalandığı örnek metinler haline geldi. Aynı zamanda belgelerin İngilizce’ye çevrilmesi yabancı çalışanlarımızın ve öğrencilerimizin de sunacağımız desteğe erişimleri açısından oldukça önemliydi. Diğer yandan, katılımcılığı sağlamak adına attığımız bir başka adım da Temsilciler Ağı olarak adlandırdığımız ve üniversitenin tüm akademik ve idari birimlerinden—tercihen gönüllü olarak—en az birer temsilcinin katıldığı bir yapının oluşturulması oldu. Bu yapıyı öğrencilerin katılımına da açtık ve Öğrenci Konseyi’nden de temsilcilerin Temsilciler Ağı’na katılması gerektiğini Yönerge’ye ekledik. Temsilciler Ağı’nın oluşturulmasının temel sebebi Birim’in faaliyetlerinin duyurulmasında ve gerçekleştirilmesinde ve başvuruların Birim’e yönlendirilmesinde Kurul’a destek olacak bir yapının oluşturulması ihtiyacıdır. Bu çerçevede, Ağ üyelerinin görevlerini de şu şekilde belirledik:

  • Cinsel taciz veya saldırı durumlarına tanıklık ettikleri veya kendilerine başvuru yapıldığı durumlarda, kendi tanıklıkları veya başvurular hakkında Birim’i aynı gün içinde bilgilendirmek ve başvuruları gecikmeksizin Birim’e yönlendirmek,
  • Acil durum söz konusu ise, durumdan haberdar olur olmaz, bu Yönerge’nin 16. maddesi uyarınca acil önlemlerin alınması için Birim ile derhal iletişime geçmek,
  • Kurul tarafından düzenlenen eğitimlere katılmak ve Üniversite birimlerine Kurul tarafından verilecek eğitimlerin düzenlenmesi konusunda Kurula destek olmak,
  • Temsilcisi oldukları Üniversite birimini, Birimin amaçları, faaliyetleri ve işleyiş usulleri hakkında bilgilendirmek,
  • Temsilciler Ağı toplantılarına katılmak,
  • Birimin faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi konusunda Kurul’a destek olmak.

Amaç ve Hedefler

CTSÖB olarak en temel amacımız tacizin ve saldırının yaşanmadığı, karşılıklı saygıya dayanan özgür bir akademik araştırma, eğitim ve çalışma ortamının yaratılmasına katkıda bulunmaktır. Bu şekilde, kampüs içinde ve dışında üniversite bireyleri arasında yaşanan, idari personelin, taşeron firmalar dâhil üniversite ile iş yapan herkesin cinsel taciz ve saldırıya ilişkin şikâyetlerinde çalacakları ilk kapı olmayı amaçladık. Bu temel amaç doğrultusunda, hedeflerimizi de şu şekilde sıraladık:

  • Cinsel tacizi ve saldırıyı önlemeyi ve ortadan kaldırmak,
  • Cinsel tacizin ve saldırının yaşanmadığı, karşılıklı saygıya dayanan özgür bir akademik araştırma, eğitim ve çalışma ortamının yaratılmasına katkıda bulunmak,
  • Cinsiyetçi kültürü ortadan kaldırmaya yönelik çalışmak,
  • Toplumsal cinsiyet eşitliğine ve her türlü cinsiyet, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine dayalı şiddet ve ayrımcılığın önlenmesine dair farkındalık yaratmak,
  • Cinsel taciz ve saldırı konularında Üniversite birimlerini ve Üniversite mensuplarını bilgilendirmek,
  • Cinsel taciz veya saldırı şikâyetleri için etkili bir başvuru mekanizması oluşturmak,
  • Cinsel taciz veya saldırı şikâyeti söz konusu olduğunda başvurucuya destek vermeyi ve başvurucuyu güçlendirmek,
  • Başvurucuların korunmasını, yaşadıkları ya da yaşamakta oldukları veya tanık oldukları durum ve olayları güven içerisinde bildirebilmelerini, istenmeyen cinsel davranışları durdurmak yönünde cesaretlendirilmelerini sağlamak. 

İşleyiş ve Sunulan Destekler

Bu amaçlar ve hedefler çerçevesinde, öncelikli olarak Birim’e ait bir web sayfası ve e-posta adresi oluşturduk. [3] Bu e-posta adresi üzerinden isimsiz olarak taciz olayının mağduru ya da tanığı Birim’e başvuru yapabiliyor. Aynı zamanda, başvuru Temsilciler Ağı üzerinden Kurul üyelerine iletilmiş olabileceği gibi başvurucu Birim’e şahsen de ulaşabiliyor. Başvuru incelemeye alındıktan sonra görüşme talebiyle başvurucuya dönüş yapılıyor. Bu süreç tamamen gizlilik ilkesine bağlı olarak ilerliyor ve görüşme anına kadar, isim dâhil olmak üzere, başvurucu hiçbir bilgiyi Birim ile paylaşmak zorunda kalmıyor. Başvuru Kurul üyelerinden birine ulaştıktan sonra, uygun bir mekânda, en az iki Kurul üyesi başvurucuyla ön görüşme yapıyor.

Görüşme esnasında, öncelikle olay ne zaman olduğu, nasıl olduğu, kim tarafından gerçekleştirildiği, olaya ilişkin herhangi bir süreç başlatılıp başlatılmadığına yönelik bu ve benzer sorularla olayın detaylarını öğreniyoruz. Bu bilgiler görüşme sırasında kayıt formuna işleniyor ve daha sonra tamamen gizlilik esasına uygun olarak şifreli dosyalarda ve sadece kurul üyelerinin erişimine açık olacak şekilde arşivleniyor. Başvurucuyu dinledikten sonra, Kurul üyeleri kendisine seçenekleri hakkında bilgi veriyor ve okulda ya da dışarıda alabileceği psikolojik ve hukuki destekten bahsediyor. Ayrıca, üniversite içinde bir disiplin soruşturması başlatılması durumunda, Kurul üyelerinden bir kişinin disiplin komitesinde yer alabileceği veya Kurul’un komiteye başvurucunun şikâyeti ile ilgili rapor sunabileceği de kendisine iletiliyor. Bu şekilde başvurucunun özellikle idari süreçlerde yalnız bırakılmamasına, disiplin soruşturması esnasında ve sonrasında yeniden mağdurlaştırılmamasına özen gösteriyoruz.

Sunduğumuz desteklerin en başında başvuran kişiyi seçenekleri hakkında bilgilendirmek geliyor. Çoğu zaman, cinsel taciz veya saldırıya maruz kalan kişi yaşadığının bir hak ihlali olduğunu bilmek bir yana, buna bir isim koymakta bile zorlanabiliyor. Kişinin yaşadığının cinsel taciz olduğunu görmesi, bunun bir suç olduğunu anlaması ve bu konuda atılabilecek adımlar olduğunun farkına varması, zaten başlı başına önemli bir güçlendirme süreci. Bu bilgilendirme sonucu, başvurucu kendi özgür iradesiyle sunduğumuz seçeneklerden— psikolojik destek, hukuki destek, idari işlem başlatılması—hangisini veya hangilerini kendisi için en uygun yol olarak görüyorsa o yolun izlenmesinde kendisine destek oluyoruz. Psikolojik destek almak istediğinde üniversitenin uzman psikoterapistlerine yönlendiriyor, hukuki bir süreç başlatmak istiyor ise çoğu zaman Mor Çatı ile iletişime geçmesini sağlıyoruz. Zaman zaman kişisel ağlar üzerinden de feminist avukatların başvuruculara hukuki destek sağlamasına aracı olabiliyoruz. [4] Diğer yandan, başvurucu üniversite içi disiplin süreçlerini işletmek istediği takdirde de kendisine sürecin her aşamasında destek sunabiliyoruz. Tam da bu nedenle cinsel taciz veya saldırı konulu disiplin soruşturmalarında Kurul üyelerinden birisinin de disiplin komitesinde yer alması veya Kurul’un komiteye konuyla ilgili rapor sunması zorunluluğunu da Yönergeye ekledik.

Bugüne Kadar Yapılanlar ve Deneyimler

CTSÖB 2015 yılının Nisan ayında kurulduğu için, o seneyi ağırlıklı olarak bürokratik süreçlerin takibi ile geçirmek zorunda kaldık. Bu işlemlerin yanında elbette en önemli çıktımız hazırladığımız Yönerge ve Politika Belgesi oldu. Daha sonra yaptığımız ilk iş Kurul üyelerine yönelik olarak kadına yönelik şiddet konusunda Türkiye’deki en deneyimli kadın örgütlerinden Mor Çatı’nın temsilcileri tarafından verilen bir eğitim düzenlemek oldu. Cinsel taciz ve saldırı başvurularını gereken özen ve hassasiyetle dinlemek ve mükerrer mağduriyetlere yol açmamak için bu oldukça önemli bir adımdı. Bu eğitimde özellikle başvuruları alırken dikkat etmemiz gereken hususları ve bu tür vakaları dinlemenin ağır yükünden kendimizi nasıl koruyabileceğimize dair yöntemleri anlamaya çalıştık.

2016 senesinde ise özellikle tanıtım ve eğitim faaliyetlerimize hız kazandırdık. 2016 yılı içerisinde, web sayfamızı faaliyete geçirdik, bilgilendirici broşürler hazırladık, bunları bastık ve üniversite içinde dağıttık; öğrencilere ve çalışanlarımıza Birim hakkında bilgi içeren e-postalar ve kısa mesajlar yolladık. Üniversite’nin oryantasyon programına katılıp yeni öğrencilere Birim hakkında bilgi verdik. Aynı zamanda, üniversitenin ana sayfasına CTSÖB ile ilgili haber ekledik ve sosyal medya hesaplarında bilgi ve görsel paylaştık. Nisan 2016 itibarıyla, Birim’e destek olmak istediğini bizlerle paylaşan lisans ve yüksek lisans öğrencilerimizi bir araya getirdik ve kendilerine Birim faaliyetleri hakkında bilgi verdik. İleriki zamanlarda gerek organizasyonlarda gerek tanıtım faaliyetlerinde gerekse çeviri ihtiyaçlarının giderilmesinde bu gönüllü desteğinden faydalanmaya çalıştık. Tüm bunlarla eş zamanlı olarak Temsilciler Ağı üyelerinin görevlendirilmesi sürecini tamamladık ve Ağ ile Haziran 2016’da ilk toplantımızı gerçekleştirdik.

Diğer yandan, CTSÖB’nin kurulmasından itibaren en önemli kazanımlarından birinin cinsel taciz ve saldırı konularında farkındalık yaratmak olacağının bilincindeydik. Tacize uğrayan kadar taciz yapanın da sahip olması gereken bu farkındalık özellikle üniversite ortamında oldukça önemli bir kazanım. Zira üniversitelerin “daha eğitimli” insanların yuvası olması itibarıyla bu tür olayların isminin konulması ve gün yüzüne çıkması daha güç olabiliyor. Oysa erkek egemen sistemin ürettiği ve beslendiği cinsler arasındaki eşitsiz güç dağılımı, “farklı” olanın ötekileştirilmesi, yaşam alanlarının kısıtlanması üniversitelerde de söz konusu. Hiyerarşik ilişkilerin hâkim olduğu her türlü kurumsal ortamda olduğu gibi üniversitede de cinsel tacize veya saldırıya uğrayanların bunu dile getirmede yaşadıkları zorluklar nedeniyle, cinsel taciz ve saldırı çoğu zaman görünmez kılınıyor ve hem kişi hem de kurumsal ortam bu durumdan zarar görüyor. Tam da bu nedenlerle cinsel taciz ve saldırı olayları yaşanmadan bunun önüne geçebilmek için, CTSÖB olarak üniversitenin tüm üyelerini cinsel taciz ve saldırı konularında bilgilendirmek amacıyla eğitimler düzenlemeyi de temel faaliyetlerimizden biri olarak tanımladık. Kurulduğumuz günden beri aralıklarla öğrencilere yönelik ve idari personele yönelik çeşitli eğitimler düzenledik. Akademik kadroya yönelik olarak eğitim düzenleme girişimlerimiz ise maalesef bugüne kadar karşılıksız kaldı. Bu durum da bizi öğretim elemanlarına yönelik olarak gerçekleştirilecek bilinç ve farkındalık artırma çalışmalarının yöntemleri konusunda düşünmeye sevk etti. Geldiğimiz noktada, öğretim kadrosuna ve idarİ kadroya verilebilecek bir zorunlu e-eğitim hayata geçirebilmek için yönetim ile görüşmelere devam ediyoruz.

2017 yılının Mayıs ayında ise Türkiye’deki üniversitelerin cinsel taciz ve saldırı birimleri arasında iletişim ve işbirliğini sağlamak amacıyla bu birimlerin temsilcilerinin bir araya gelip bilgi ve deneyimlerini paylaştığı ve yılda iki kez düzenlenen çalıştayların onbirincisine (XI. Üniversiteler Arası Cinsel Taciz ve Saldırı İşbirliği ve İletişim Grubu Çalıştayı) İstanbul Bilgi Üniversitesi Cinsel Taciz ve Saldırıyı Önleme Birimi olarak ev sahipliği yaptık. Bilgi CTSÖB temsilcileri dâhil olmak üzere yaklaşık 50 katılımcının yer aldığı çalıştayda üniversiteler ve sivil toplum iş birliği, dolaylı travmatizasyon ve retravmatizasyon, deneyim paylaşımı ve iyi örnekler, merkezlerin ve birimlerin durumları başlıkları altında paylaşımlar yapıldı, gelişmeler ele alındı. Çalıştayda ayrıca Boğaziçi Üniversitesi Kadın Araştırmaları Kulübü (BÜKAK) tarafından hazırlanan Dünya Yerinden Oynar belgeselinin gösterimi yapıldı.

Birimin elbette ki en önemli katkısı ise cinsel tacize ve saldırıya maruz kalan üniversite üyelerine sunduğu destek. 2018 senesi itibarıyla CTSÖB’ye başvuranlar ağırlıklı olarak öğrenciler olmakla birlikte, aralarında çalışanlar da var. Diğer yandan, üniversite mensuplarının dışarıda maruz kaldıkları taciz ve saldırı durumlarına ilişkin başvuruları da oldu. Örneğin bir öğrencinin üniversite öğrencisi olmayan eski sevgilisi tarafından uğradığı taciz ya da gene bir öğrencinin bir akrabası tarafından maruz bırakıldığı ısrarlı takip de Birime gelen başvurular arasındadır. Hatta başka bir üniversitenin öğrencisi olan ve Üniversite ortamıyla bağlantısı olmayan bir erkek tarafından tacize uğrayan bir kadının Birim’e başvurduğu bir vaka ile de karşılaştık. Kuşkusuz bu durum da esasen cinsel taciz ve saldırının gerçekliğini, örtüklüğünü ve yaygınlığını ortaya koyuyor. CTSÖB’nin çalışma alanı üniversite üyeleri arasında yaşanan ve üniversite hayatını etkileyebilecek olaylarla sınırlı olmasına rağmen, bu tür başvurulara da kaynaklarımız elverdiği şekilde destek olmaya çalıştık, çalışıyoruz.

Bundan Sonra Hedeflenenler

Tüm bu deneyimler esnasında karşılaştığımız en önemli zorluk kuşkusuz iş yükünün öngördüğümüzden çok fazla olmasıydı. Her birimiz gönüllü olarak bu Birim’e dâhil olduk ve üniversitedeki gerek akademik gerek idari işlerimizi aksatmadan tüm bu faaliyetleri yürütmek için çok çabaladık. Bu süreçte Kurul üyelerimiz iş yükü nedeniyle üç kere değişmek durumunda kaldı. Temsilciler Ağı üyelerini ise henüz dilediğimiz kadar sürece ve işleyişe dâhil edemedik; ancak katılımın ve katkının artması için çalışmaya devam ediyoruz. Tüm sıkıntılara rağmen bize başvuranların destek alabileceklerinden emin oldukları, etkili bir Birim olma arzusuyla, atalete sürüklenmeden, önümüze konulan engellere yenilmeden ve tam anlamıyla baş koyduğumuz gayeden feragat etmeden çalıştık, çalışıyoruz.

Bugün geldiğimiz noktada görünürlüğümüzün ve bilinirliğimizin arttığını görmek bizi sevindiriyor. Başvuran sayımızın artması ve başvuruların çeşitlenmesi de güvenilir bir Birim olduğumuzu kanıtlıyor. Elbette, daha çok tanıtım yapmalı, daha fazla farkındalık çalışması gerçekleştirmeliyiz. Diğer yandan, en kısa zamanda üniversite içinde cinsel taciz konusunda bilgi ve deneyimi ölçmeye yönelik bir anket çalışması yapmak istiyoruz. Böyle bir çalışma bilgi ve deneyimi ortaya koyarak ihtiyaçları tespit etmemize yardımcı olacaktır. Aynı zamanda, böyle bir çalışmanın CTSÖB’nin faaliyetlerini gerçekleştirebilmesi için ihtiyacı olan kaynaklar konusunda üniversite yönetimiyle yapacağımız görüşmelerde de faydalı olacağına inanıyoruz. Son olarak, CTSÖB olarak bu tür birimlere sahip olmayan üniversitelerde başlatılacak girişimlere destek olmak adına da elimizden geleni yapma gayreti içinde olacağız. Cinsel taciz ve saldırı her yerde. Cinsel taciz ve saldırıyı ortadan kaldırıncaya dek çalışmaya devam...

 

Dipnotlar

[1] http://www.bilgi.edu.tr/tr/universite/vizyon-misyon-ilkeler/.

[2] Ocak 2018 itibarıyla Kurul üyeleri İnsan Hakları Uygulama ve Araştırma Merkezinden Sevinç Eryılmaz, Burcu Yeşiladalı, Gökçeçiçek Ayata ile Hukuk Fakültesinden Seda Kalem ve Psikolojik Danışmanlık Merkezinden Tuğçe Çetin’den oluşmaktadır. Bu yazı da Kurul üyelerinin katkılarıyla hazırlanmıştır.

[3] https://ctsob.bilgi.edu.tr/; ctsob@bilgi.edu.tr

[4] Av. Birsen Atakan’a CTSÖB’nin kuruluşundan itibaren bizlere verdiği her türlü destek için minnettarız.

 

Kaynakça

İstanbul Bilgi Üniversitesi Cinsel Tacizi ve Saldırıyı Önleme Birimi Yönergesi (2015). İnternet adresi: https://ctsob.bilgi.edu.tr/media/2016/5/26/CTSO_Birimi_Yonergesi.pdf.

İstanbul Bilgi Üniversitesi Cinsel Tacizi ve Saldırıyı Önlemeye Yönelik Politika Belgesi (2015). İnternet adresi: https://ctsob.bilgi.edu.tr/media/2016/5/26/CTSO_Politika_Belgesi.pdf.

 


♦  Bu yazı Kasım 2018'de yayımlanan Üniversitelerde Cinsel Taciz ve Saldırıyla Mücadele: CTS Çalışmaları adlı kitapta yer almıştır. 

♦  Alıntı yapmak için referans bilgisi: Seda Kalem, “İstanbul Bilgi Üniversitesi Cinsel Taciz ve Saldırıyı Önleme Birimi’nin Kuruluş Hikayesi”, Üniversitelerde Cinsel Taciz ve Saldırıyla Mücadele: CTS Çalışmaları, Gülriz Uygur ve Hülya Şimga (editörler), Doğu Akdeniz Üniversitesi Yayınevi ve Doğu Akdeniz Üniversitesi Kadın Araştırmaları ve Eğitimi Merkezi, Kasım 2018, https://insanhaklarimerkezi.bilgi.edu.tr/tr/blog/istanbul-bilgi-universitesi-cinsel-taciz-ve-saldry-onleme-biriminin-kurulus-hikayesi/