Avrupa Konseyi Irkçılığa ve Hoşgörüsüzlüğe Karşı Avrupa Komisyonu 5. Türkiye raporunu yayınladı, 4 Ekim 2016

Avrupa Konseyi Irkçılığa ve Hoşgörüsüzlüğe Karşı Avrupa Komisyonu 5. Türkiye raporunu yayınladı, 4 Ekim 2016

Avrupa Konseyi Irkçılığa ve Hoşgörüsüzlüğe Karşı Avrupa Komisyonu (ECRI) Türkiye’deki son gelişmeleri analiz ettiği ve yetkililere tavsiyeler sunduğu beşinci Türkiye raporunu yayınladı. ECRI raporda kurumsal ve yasal alanlardaki olumlu değişiklikleri kaydetmekle birlikte, mülteciler, Kürtler, Romanlar ve LGBT’ler gibi hassas konumdaki grupların koşullarındaki kötüleşmeden duyduğu endişeyi ifade ediyor.

Rapora göre ECRI 2013’te Ombudsmanlık Kurumunun ve 2016’da İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun kurulmuş olmasını olumlu bir gelişme olarak karşılıyor. Raporda 2016’da ayrımcılıkla mücadele ile ilgili kapsamlı bir yasal düzenleme yapılmış olmasına, Romanlarla ilgili bir ulusal strateji geliştirilmiş olmasına ve Suriyeli mültecilerle ilgili çalışma iznini de kapsayan bir “açık kapı” politikası geliştirilmiş olduğuna değiniliyor.

ECRI, bununla birlikte İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu ve yakın zamanda kurulan Kolluk Gözetim Komisyonunun yeterince bağımsız olmamasından duyduğu endişeyi belirtiyor. Nefret söyleminin yükselmekte olduğu ve büyük bir kısmının cezasız kaldığı, nefret söyleminin özellikle üst düzey devlet temsilcileri tarafından daha çok kullanılır hale gelmesinin endişe uyandırdığı belirtiliyor.

Raporda ayrıca büyük gayretlere rağmen en az 400.000 mülteci çocuğun okula erişiminin bulunmadığına ve 2015 sonu itibarıyla sadece 7.400 mültecinin çalışma izni alabildiğine değiniliyor. Romanlar arasında okula kaydolma ve resmi işlerde çalışma oranlarının düşük olduğu, 2015 yılında güvenlik operasyonlarının yeniden başlamasıyla Kürtlerin durumunun hızla kötüleşmeye başladığı, LGBT’lere karşı önyargının onları “görünmez olmaya” zorladığı, ne Ceza Kanunu’nun ne de ayrımcılıkla mücadele mevzuatının LGBT’lere temel koruma sağladığı raporda vurgulanan meselelerden bazıları.

ECRI raporda Türk yetkililere bir dizi tavsiyelerde bulunuyor. Bu tavsiyelerden ikisi ön plana çıkarılıyor ve ECRI’nin iki yıl içinde bunların uygulanmasını takip edeceği belirtiliyor:

  • Ayrımcılık karşıtı mevzuatın ve yeni kurulan İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun bağımsızlığı ve yetkilerine ilişkin hükümlerin ECRI standartlarıyla uyumlu hale getirilmesi;
  • Polise yönelik, kötü muamele de dahil olmak üzere görevi kötüye kullanma ile ilgili iddiaları soruşturma görevinin polis, diğer güvenlik güçleri ve savcılıktan tamamen bağımsız bir kuruma verilmesi.

Hükümetin gözlemlerini de içeren rapor ECRI’nin Kasım 2015’te Türkiye’ye yaptığı ziyareti takiben hazırlandı ve 17 Mart 2016’ya kadar olan gelişmeleri dikkate alıyor.

Raporun taslağının Temmuz 2016’da gerçekleşen darbe girişiminden önce hazırlandığını belirten ECRI başkanı Christian Ahlund, raporun Türk yetkililere yönelik günümüz için de geçerli tavsiyeler içerdiğini, nefret söylemiyle kararlı bir şekilde mücadele edilmesi ve nefret suçlarının yeterli düzeyde soruşturulması gerektiğini ve nefret söylemi mevzuatının hassas konumdaki grupları sessizleştirmeye yönelik olarak suistimal edilmemesi gerektiğinin altını çizdi. 

Avrupa Konseyi’nin insan hakları kurumu olan ve bağımsız uzmanlardan oluşan ECRI, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, Yahudi düşmanlığı, hoşgörüsüzlük ve “ırk”, ulusal/etnik köken, renk, vatandaşlık, din ve dil gibi temellerdeki ayrımcılık (ırksal ayrımcılık) sorunlarını izliyor. ECRI üye devletlere yönelik raporlar hazırlıyor ve tavsiyelerde bulunuyor.

ECRI 5. Türkiye raporunu (Türkçe) okumak için lütfen tıklayınız. 

ECRI 5. Türkiye raporunu (İngilizce) okumak için lütfen tıklayınız.

ECRI 5. Türkiye raporunu (Fransızca) okumak için lütfen tıklayınız.