Ailenin Korunmasına Dair Kanun Kimi ve Neyi Koruyor? Hâkim, Savcı, Avukat Anlatıları
Yazarlar: Gökçeçiçek Ayata, Sevinç Eryılmaz, Seda Kalem
İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları 363
İnsan Hakları Hukuku Çalışmaları 15
ISBN 978-605-399-220-2
1. Baskı, İstanbul, Temmuz 2011
Türkiye’de şiddete uğrayan kadınların sayısı düşünüldüğünde yetersiz olan sığınmaevi sayısına ve kapasitesine karşın şiddete karşı koruma emri alınmasının yolunu açan yasal düzenleme mevcuttur. Şiddet uygulayıcısının mağdura yaklaşmasını önlemeye yönelik koruma emri de dâhil pek çok tedbiri içeren 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun’un metni her ne kadar yetersiz olsa da, kadınları aile içi şiddete karşı korumada önemli bir araçtır. Ancak Kanun yürürlüğe girdiği 1998 yılından bu yana Türkiye’nin kültürel yapısına uygunluğundan uygulanması sürecindeki farklılıklara kadar pek çok konuda ciddi tartışmaların odağı ve eleştirilerin hedefi oldu. Kadın örgütlerinin yoğun eleştirileri üzerine, 2007 yılında Kanun’daki bazı hususlar daha net hale getirilerek yeniden düzenlendi. Ancak bu değişiklikler de konuyla ilgili tartışmaları sonlandırmadı. Bu kitapta yer alan araştırma, tartışmalara konu bu Kanun’u uygulayıcılarından dinlemeyi hedefledi.
4320 sayılı Kanun’a yönelik bu araştırma kapsamında aile mahkemesi hâkimleriyle, savcılarla ve avukatlarla yapılan derinlemesine mülakatlarda temel amaç Kanun’un neler getirdiği, ne şekilde uygulandığı, uygulamada ne gibi zorluklarla karşılaşıldığı ve bu zorlukların nasıl aşılabileceği konusunda uygulayıcıların görüşlerini anlamak oldu. Bu şekilde, Kanun’un mevcut kanunlar ve yargı pratikleri içerisinde nasıl konumlandırılabileceğini görmek de mümkün oldu. Aynı zamanda, olaylara uygulayıcıların gözünden bakmak genel olarak yasamanın ürettiği metinlerin ne tür düşünce ve yorum kalıplarıyla yorumlandığını ve uygulandığını ortaya koymak anlamında da önem taşımaktadır. Bu kalıpların her zaman bir toplumun üyelerinin dünyayı ve mevcut toplumsal ilişkilerini anlamlandırma biçimleriyle bir arada var olduğu, uygulayıcıların bir kanuna, hatta ve hatta hukuka ya da hukuk sisteminin işleyişine ilişkin görüşlerinin toplumsal hayatı oluşturan tüm kurumlara, ilişkilere, değerlere ilişkin algılarını da sergilediği unutulmamalıdır. 4320 sayılı Kanun’un aile mahkemesi hâkimleri, savcılar ve avukatlar tarafından nasıl algılandığını ve uygulandığını anlamaya yönelik bu çalışmanın da bu perspektiften değerlendirilmesini arzu etmekteyiz.
4320 sayılı Kanun’un veya yapılacak bu yöndeki yeni bir düzenlemenin kadına yönelik şiddetle mücadeledeki rolünün öneminin büyük olduğunu belirtmek gerekir. Konu hakkında yapılan çalışmaların artması, kadına yönelik şiddeti ortadan kaldırmak için yapılması gerekenlerin tespit edilmesini ve belirlenen ihtiyaçlar doğrultusunda güncel düzenlemelerin önünün açılmasını sağlayacaktır. Yaptığımız araştırmanın şiddete uğrayan kadınların başvurabileceği güçlü ve etkin mekanizmaların yaratılmasına destek olmasını umuyoruz.