28 Ocak 2016 tarihinde Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına gönderilen Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı Meclis Genel Kurulu’nda altı gün boyunca yapılan görüşmelerin ardından 6 Nisan tarihinde 259 kabul ve 32 ret oyuyla kabul edildi ve kanunlaştı. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu, 20 Nisan 2016 tarih ve 29690 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Kanun tasarısı 5 Şubat tarihinde ilgili komisyonlara havale edilmiş, esas komisyon olan İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu ve tali komisyonlardan Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu tasarı hakkında raporlarını yayımlamıştı. Tasarı Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nda beş "karşı oy", üç "muhalefet şerhi" ile oy çokluğu ile, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda ise beş "karşı oy" ve dört "muhalefet şerhi" ile oy çokluğu ile kabul edilmişti.
Kanun, 1. maddesine göre “insan onurunu temel alarak insan haklarının korunması ve geliştirilmesi, kişilerin eşit muamele görme hakkının güvence altına alınması, hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden yararlanmada ayrımcılığın önlenmesi ile bu ilkeler doğrultusunda faaliyet göstermek, işkence ve kötü muameleyle etkin mücadele etmek ve bu konuda ulusal önleme mekanizması görevini yerine getirmek üzere Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun” kurulmasını amaçlıyor.
Sivil toplum kuruluşları, Kanun Tasarısının Meclis Genel Kurulunda görüşüldüğü günlerde “İnsan Hakları Bu Kanun ile Korunmaz!” sloganıyla Tasarının mevcut haliyle yürürlüğe girmemesi için bir kampanya başlattı. Türkiye’de insan hakları, ayrımcılıkla mücadele ve eşitlik için çalışan STK’lar Kanun Tasarısı ile kurulması hedeflenen yapının ve öngörülen çerçevenin, Tasarının gerekçesinde belirtilen amaç ve işlevi gerçekleştirme imkanı olmadığına dikkat çekti. STK’lar, insan haklarının korunması, işkencenin ve kötü muamelenin önlenmesi, ayrımcılıkla mücadele ve eşitlik için oluşturulacak yasal çerçeve ve yapılara ilişkin yasal düzenlemelerin, bu alanlarda çalışan STK’ların geniş çaplı katılımı ile Meclis komisyonlarında yeniden ele alınması ve ayrımcılığa uğrama riski altında bulunan grupların ihtiyaçlarına, Türkiye’nin yükümlülüklerine ve uluslararası standartlara uygun hale getirilmesi çağrısında bulundu.